ANTİOKSİDAN KANSERİ TETİKLİYOR MU ?
Serbest radikaller, vücutta bir elektronunu kaybetmiş ve kararsız hale gelmiş moleküllerdir. Sürekli tepkimeye girmeye çalışan bu moleküller, vücutta bulunan diğer hücrelerin elektronlarını çalmaya çalışarak adeta birer teröriste dönüşürler. Antioksidanlar ise, vücuttaki serbest radikallerle savaşan ve onları vücuttan uzaklaştıran maddelerdir.
Televizyon ve basının yıllarca süren katkısı sebebiyle bugün insanlarda; antioksidanın iyi olduğunu, eğer bir insan içeriğinde bol antioksidan bulunan besinleri bolca tüketiyorsa sağlıklı olduğu, şeklinde bir algı oluşmuştur. Fakat 1954 yılında DNA’nın sarmal yapısını bularak Nobel ödülü kazanan Amerikalı bilim insanı James Dewey Watson durumun tam olarak bu şekilde olamayabileceğini ileri sürmüştür. Watson yayınladığı makalesinde, antioksidanlar kanseri önlemek yerine kimi zaman kanser riskini artırdığını ve kanseri tetikleyebileceğini söylemiştir.
Bilindiği üzere kanser tedavisinde kullanılan radyoterapi ve kemoterapi tedavilerinde, ortaya çıkan oksijen radikalleri, kanserli hücrelerle mücadele ederek onları yok eder. Bu tedaviler, kanserli hücrelerin kendilerini imha etmesini sağlar. Fakat Prof. Watson’a göre; eğer bir kanser hastası antioksidanlardan zengince besleniyorsa, bu kemoterapinin işlemesini engelleyebilir, tezini ortaya koymuştur. Çünkü antioksidanlar doğaları gereği vücuttan serbest radikalleri atmaya meyillidir. Tedaviler sonucunda ortaya çıkan oksijen radikalleri bu şekilde vücuttan atılırsa tedavinin sonuçsuz kalma ihtimali artmakta ve Watson’un haklılığını ortaya koymaktadır.
1994 yılında ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’nde yapılan bir deneye göre; meşhur bir antioksidan olan beta-karoten desteği alan sigara tiryakilerinde akciğer kanserinin daha fazla görüldüğü ortaya çıkmıştır. 2011 yılında yine ABD’de yapılan başka bir deney ise, selenyum ve E vitamini alan 50 yaş üstü erkeklerde prostat kanseri görülme riskinin arttığı gözlemlenmiştir.